×
Traktatov.net » Limon Bahçeleri » Читать онлайн
Страница 23 из 24 Настройки

Aklına gelen ve bir süredir sormaya cesaret edemediği soruyu Hayk sordu:

–Sen de buralı mısın?

–Evet, burası eski Ermeni köyüydü fakat sadece 4 ev kaldı, dili de unutmuştuk… Nereden geldiğimizi sorduklarında, -biz hep buradaydık ve gidecek hiçbir yerimiz yok- diye cevap veriyorum.

Hayk sessizliğe bürünmüştü. İhtiyarın cevabında özel bir hikmet vardı.

Janna, konuşmanın neyle ilgili olduğunu anlamıyordu, ancak bu, onu gerçekten meraklandırıyordu.

Davi arkada kaldı. Roma mağarasını gördükten sonra bazı düşünceler ve şüpheler onun zihninde dolaşıp duruyordu.

Tepeden indiler ve harabeler direkt olarak önlerinde göründü. Köpek havlayıp vahşi hayvanları korkutarak ileri koştu.

Kısa görünen yabani limon ağaçları patika boyunca duruyordu.

–Babam hepsini yeniden dikti, sonrada ben- dedi yaşlı adam, gövdeye dokunarak ve Janna'ya yeşil yapraklı bir dal uzattı.

David taş çitin olduğu kısma oturdu. Dizüstü bilgisayarı açarak gereken ses programını ayarlıyordu.

Janna hafif bir ürperti hissetti… Rüzgârın varlığı hissedilmemesine rağmen, bu durum, onun içindeki endişenin geçmesine yardımcı olmuyordu.

–Uzun zamandır rüzgârlar buraya gelmedi ve bugün de sakin, dedi yaşlı adam.

Hayk soğuk çimenlere oturdu ve sırtını taşlara dayadı. Davi kulaklıklarını taktı ve titizlikle son rötuşları yapıyordu. Hoparlörleri ve programı tek bir sisteme bağladıktan sonra, yaşlı adama yaklaştı ve işaretlerle harabelerin ortasına bir meşale koymasını istedi.

Alev sakince tüm alanı aydınlattı. Yorgun köpek, küçük bir çorak araziye uzandı. Yaşlı adam, eski tütün kutusu çıkardı ve bir sigarayı Hayk'a uzattı. Hayk kutuya bakmasına rica etti ve kapağındaki çizimi dikkatle inceledi.

–Siz bu kutuyu kendiniz mi yaptınız?

–Hayır, babam çocukken buraya sık sık gelirdi. Etrafta bir çeşit sihir varmış gibi görünüyordu. O taşın altında bir tütün kutusu buldu, adam parmağıyla uzak bir yeri işaret etti.

Çizimin ortasında manastır ve bir limon ağacının dalı vardı.

–Burada ne oldu? diye sordu Hayk.

Müzik duyuldu. Özel ritmi, başını göğe kaldırmasını sağladı. O akşam takımyıldızlar Dünya'ya yakındı ve bize olan her şeyin sırrını açıklamaya hazır görünüyorlardı. Janna'nın nefesi kesildi; geçmişten gelen resimler birbiri ardına zamanda çıkıyordu.

Yaşlı adam anlatmaya başladı…

“Babaannem babam küçükken iki kardeşin hikâyesini anlattı:

…Manastırda bir gönüllü birlikle kaldılar ve düşman için ciddi bir pusu kurdular. Askerler içeri girdiğinde onlara çevrelediler ve tüm bölgeyi ateşe verdiler. Hiç kimse ateş çemberinden çıkamadı. Herhangi bir girişimde tek tek vurulma ile sona erdi. Alevlerin içinden kurtulmak isteyen ve yalvaran elleri görülüyordu. Rahip, şu taşın yanındaki duayı okuyordu… Kardeşi ateşten çıkmak isteyen herkesi vuruyordu. Sonra bazı kitapları ve fresklerin parçalarını yüklediler ve doğuya gittiler. Kutsal dağın bölgesinde savaşa devam ettiler ve onların hakkında efsaneler oluştu…”

–Ermeni Konfederasyonu savunmasını icat eden onlar mı? -Hayk fısıldadı.

Alev etrafa sıçradı ve ateşin kıvılcımları farklı yönlere uçtu. Janna'nın eline gelen ateş parçası, onun canını yaktı ve bir iz bıraktı.